9789755390482
413487
WATT
WATT
28.00

İÇERİK TANITIM (Arka Kapak)
Watt, yüzyıla damgasını vurmuş birkaç yazardan biri olan Samuel Beckett’in yazdığı ikinci “roman.” İkinci Dünya Savaşı sırasında yazılmasına
ve Beckett’in Fransız direniş hareketine aktif olarak katılmış olmasına rağmen savaşla ilgili hiçbir şey içermiyor. Peki neyle ilgili bu roman?
Hiçbir şeyle. Olay örgüsü yok (olay yok ki zaten); karakter deseniz, Watt’ı ya da Bay Knott’u ne kadar karakter sayabilirseniz o kadar var, yani
hak getire; parlak cümleler, Joycevari üslup cambazlıkları arıyorsanız, üzgünüz: Namevcut. Simgesever okurları da önceden uyarmalı: Beckett
son cümlede, “yazdıklarımda simgesel anlam arayanların boynu altında kalsın” demekte, aman dikkat. Ne var peki? Watt diye bir adam var,
gülmeyi bile bilmiyor, sessiz sinema komikleri gibi yürüyor, acayip bir biçimde konuşuyor; garip bir “anlamsal kesinlik” ihtiyacı içinde, her
şeye bir de kendisinin ad vermesi; en sıradan işlerin (sözgelimi bir köpe€e yemek verilmesinin) olasıbütün yürütülüş biçimlerini gözden geçirip
akla en uygun biçimde yeniden kurması gerekiyor zihninde. (Metin bu türden, kimilerine iç bayıcı kimilerine ise çok eğlenceli gelebilecek, kılı
kırk yaran akıl yürütmelerle dolu). Watt, Bay Knott diye birinin evine uşak olarak giriyor, orada bir süre kalıyor, sonra da ayrılıyor. “Olay”
bundan ibaret. Arada da birbirinden grotesk birkaç kişi girip çıkıyor metne. Hepsi bu. Başka ne var? Eşi benzeri olmayan müthiş bir kara mizah;
“insan türünün soyluluğu” denen şeyin, özellikle de insan zihninin abuk sabukluğunun acımasızca teşhir edilmesi, olağanüstü yalın ve karmaşık
olmayı inanılmaz biçimde birleştiren bir dile de sahip bizce. “Güldürürken can acıtan” bir kitap. “Zor” metinler okumayı göze alanlar için
vazgeçilmez...
SAMUEL BECKETT
İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen (1906-1989). Protestan bir aileden gelen Beckett, Dublin’in bir banliyösünde
doğmuştur. 1927’de Dublin’deki Trinity College’ın Roman Dilleri Bölümü’nden mezun olur. 1928’de Paris’teki École Normalé Supérieure’de İngilizce
okutmanı olarak çalışmaya başlar. Burada James Joyce’la tanışır. Joyce’un ileride Finnegan’s Wake adıyla yayımlanacak romanının bir bölümünün Fransızcaya
çevrilmesine yardım eder. 1930’da Whoroscope adlı bir şiiri yayımlanır. 1932-1937 yılları arasında Londra’da yaşar. Bu dönemde yazdığı öykülerden oluşan ve
Joyce’un etkisini yansıtan More Pricks Than Kicks’de (1934; Aşksız İlişkiler) akıl hastanesinde bakıcı olmasını konu alan Murphy 1938’de Londra’da
yayımlanır. 1937’de Paris’e yerleşir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız Direniş’ine katılır. 1942’de Gestapo’dan kurtulmak için Fransa’nın güneyine,
Vaucluse’e kaçar. Burada kaldığı iki yıl içinde gündüzleri tarım işçiliği yaparken, geceleri Watt’ı yazar. Savaş sona erdikten sonra Paris’e döner. Bundan sonra
yapıtlarını daha yalın yazabildiğini düşündüğü Fransızcada kaleme almaya başlar ve 1946-1950 yılları arasında Molloy (1951), Malone Meurt (1951; Malone
Ölüyor) ve L’innomable (1953; Adlandırılamayan) adlı romanlardan oluşan Üçleme’yi tamamlar. Beckett’ın en önemli yapıtları olarak görülen her üç roman da
tek bir kişinin çeşitlemeleri denebilecek bir dizi karakter tarafından anlatılır. Anlatıcılar hızlı bir fiziksel çöküş içindedir ve var olduklarının tek kanıtı zihinleridir.
Adlandırılamayan’da bu çöküş, anlatıcının bir ağız ve zihne indirgenmesiyle doruğa ulaşır. Beckett’ın pek çok yapıtında olduğu gibi burada da anlatıcı sessizliğe
ve hiçliğe tahammül edebilmek için hikâyeler uydurur ve uzun, karmaşık monologlara girer.

İÇERİK TANITIM (Arka Kapak)
Watt, yüzyıla damgasını vurmuş birkaç yazardan biri olan Samuel Beckett’in yazdığı ikinci “roman.” İkinci Dünya Savaşı sırasında yazılmasına
ve Beckett’in Fransız direniş hareketine aktif olarak katılmış olmasına rağmen savaşla ilgili hiçbir şey içermiyor. Peki neyle ilgili bu roman?
Hiçbir şeyle. Olay örgüsü yok (olay yok ki zaten); karakter deseniz, Watt’ı ya da Bay Knott’u ne kadar karakter sayabilirseniz o kadar var, yani
hak getire; parlak cümleler, Joycevari üslup cambazlıkları arıyorsanız, üzgünüz: Namevcut. Simgesever okurları da önceden uyarmalı: Beckett
son cümlede, “yazdıklarımda simgesel anlam arayanların boynu altında kalsın” demekte, aman dikkat. Ne var peki? Watt diye bir adam var,
gülmeyi bile bilmiyor, sessiz sinema komikleri gibi yürüyor, acayip bir biçimde konuşuyor; garip bir “anlamsal kesinlik” ihtiyacı içinde, her
şeye bir de kendisinin ad vermesi; en sıradan işlerin (sözgelimi bir köpe€e yemek verilmesinin) olasıbütün yürütülüş biçimlerini gözden geçirip
akla en uygun biçimde yeniden kurması gerekiyor zihninde. (Metin bu türden, kimilerine iç bayıcı kimilerine ise çok eğlenceli gelebilecek, kılı
kırk yaran akıl yürütmelerle dolu). Watt, Bay Knott diye birinin evine uşak olarak giriyor, orada bir süre kalıyor, sonra da ayrılıyor. “Olay”
bundan ibaret. Arada da birbirinden grotesk birkaç kişi girip çıkıyor metne. Hepsi bu. Başka ne var? Eşi benzeri olmayan müthiş bir kara mizah;
“insan türünün soyluluğu” denen şeyin, özellikle de insan zihninin abuk sabukluğunun acımasızca teşhir edilmesi, olağanüstü yalın ve karmaşık
olmayı inanılmaz biçimde birleştiren bir dile de sahip bizce. “Güldürürken can acıtan” bir kitap. “Zor” metinler okumayı göze alanlar için
vazgeçilmez...
SAMUEL BECKETT
İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen (1906-1989). Protestan bir aileden gelen Beckett, Dublin’in bir banliyösünde
doğmuştur. 1927’de Dublin’deki Trinity College’ın Roman Dilleri Bölümü’nden mezun olur. 1928’de Paris’teki École Normalé Supérieure’de İngilizce
okutmanı olarak çalışmaya başlar. Burada James Joyce’la tanışır. Joyce’un ileride Finnegan’s Wake adıyla yayımlanacak romanının bir bölümünün Fransızcaya
çevrilmesine yardım eder. 1930’da Whoroscope adlı bir şiiri yayımlanır. 1932-1937 yılları arasında Londra’da yaşar. Bu dönemde yazdığı öykülerden oluşan ve
Joyce’un etkisini yansıtan More Pricks Than Kicks’de (1934; Aşksız İlişkiler) akıl hastanesinde bakıcı olmasını konu alan Murphy 1938’de Londra’da
yayımlanır. 1937’de Paris’e yerleşir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız Direniş’ine katılır. 1942’de Gestapo’dan kurtulmak için Fransa’nın güneyine,
Vaucluse’e kaçar. Burada kaldığı iki yıl içinde gündüzleri tarım işçiliği yaparken, geceleri Watt’ı yazar. Savaş sona erdikten sonra Paris’e döner. Bundan sonra
yapıtlarını daha yalın yazabildiğini düşündüğü Fransızcada kaleme almaya başlar ve 1946-1950 yılları arasında Molloy (1951), Malone Meurt (1951; Malone
Ölüyor) ve L’innomable (1953; Adlandırılamayan) adlı romanlardan oluşan Üçleme’yi tamamlar. Beckett’ın en önemli yapıtları olarak görülen her üç roman da
tek bir kişinin çeşitlemeleri denebilecek bir dizi karakter tarafından anlatılır. Anlatıcılar hızlı bir fiziksel çöküş içindedir ve var olduklarının tek kanıtı zihinleridir.
Adlandırılamayan’da bu çöküş, anlatıcının bir ağız ve zihne indirgenmesiyle doruğa ulaşır. Beckett’ın pek çok yapıtında olduğu gibi burada da anlatıcı sessizliğe
ve hiçliğe tahammül edebilmek için hikâyeler uydurur ve uzun, karmaşık monologlara girer.

Garanti Bankası Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 28,00    28,00   
2 14,56    29,12   
3 9,89    29,68   
6 5,04    30,24   
9 3,42    30,80   
Diğer Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 28,00    28,00   
2 -    -   
3 -    -   
6 -    -   
9 -    -   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat