Sosyal sermaye kavramı, ilk başlarda, ailenin eğitim hayatını nasıl etkilediğini ortaya çıkarmak maksadıyla
kullanıldı. Ancak zaman içinde bu kavram; ulusların, toplumların ve bireylerin neden zengin ya da yoksul
olduklarını açıklamaya muktedir bir araca dönüştü. Dünya Bankası’nın “kalkınmanın kayıp halkası” olarak
tanımladığı sosyal sermaye, Rusya’dan Üçüncü Dünya’ya ve oradan da Kuzey Amerika’nın varoşlarına kadar
sosyoekonomik analiz ve politikaların her alanına nüfuz etti; öyle ki, elinin değmediği konu kalmadı.
Ben Fine, öncelikle sosyal sermaye kavramının kökenini Becker, Bourdieu, Coleman ve Putnam’ın
çalışmaları boyunca takip eder ve sosyal bilimler literatürünün kapsamlı bir değerlendirmesini sunar.
Sosyal sermaye kavramının, ekonomi politikle doğrudan yüzleşmekten bir kaçış olduğunu ve kökenleri
ve evrimi sonucunda nasıl kaotik bir hal aldığını açıklar. Kitabın ele aldığı ana konular arasında şunlar
yer alıyor: İktisat ve diğer sosyal bilimler arasındaki ilişkinin değişimi; “ya yayın yaparsın, ya da silinip
gidersin” düşüncesi ve uzmanlaşma ile birlikte bilimsel bütünlüğün nasıl zarar gördüğü; ekonomi
politiği, iktidarı ve çatışmayı görmezden gelirken, sosyal sermayenin nasıl olup da neoliberalizm ve
devletçilik arasında hassas bir dengede yol alıyormuş gibi göründüğü; sosyal bilimler arasında gerçek
anlamda bir disiplinler arasılığın sağlanması için, kültür ve toplum kuramına sığınmak yerine, kültür ve
toplum kuramı yanında ekonomi politiğe de bir yer ayrılması gerektiği... Bu oldukça güncel metin,
öğrenciler, araştırmacılar ve akademisyenlerin yanı sıra kamu politikalarıyla ilgilenen farklı
mesleklerden insanların ilgisini de çekecektir.
Sosyal sermaye kavramı, ilk başlarda, ailenin eğitim hayatını nasıl etkilediğini ortaya çıkarmak maksadıyla
kullanıldı. Ancak zaman içinde bu kavram; ulusların, toplumların ve bireylerin neden zengin ya da yoksul
olduklarını açıklamaya muktedir bir araca dönüştü. Dünya Bankası’nın “kalkınmanın kayıp halkası” olarak
tanımladığı sosyal sermaye, Rusya’dan Üçüncü Dünya’ya ve oradan da Kuzey Amerika’nın varoşlarına kadar
sosyoekonomik analiz ve politikaların her alanına nüfuz etti; öyle ki, elinin değmediği konu kalmadı.
Ben Fine, öncelikle sosyal sermaye kavramının kökenini Becker, Bourdieu, Coleman ve Putnam’ın
çalışmaları boyunca takip eder ve sosyal bilimler literatürünün kapsamlı bir değerlendirmesini sunar.
Sosyal sermaye kavramının, ekonomi politikle doğrudan yüzleşmekten bir kaçış olduğunu ve kökenleri
ve evrimi sonucunda nasıl kaotik bir hal aldığını açıklar. Kitabın ele aldığı ana konular arasında şunlar
yer alıyor: İktisat ve diğer sosyal bilimler arasındaki ilişkinin değişimi; “ya yayın yaparsın, ya da silinip
gidersin” düşüncesi ve uzmanlaşma ile birlikte bilimsel bütünlüğün nasıl zarar gördüğü; ekonomi
politiği, iktidarı ve çatışmayı görmezden gelirken, sosyal sermayenin nasıl olup da neoliberalizm ve
devletçilik arasında hassas bir dengede yol alıyormuş gibi göründüğü; sosyal bilimler arasında gerçek
anlamda bir disiplinler arasılığın sağlanması için, kültür ve toplum kuramına sığınmak yerine, kültür ve
toplum kuramı yanında ekonomi politiğe de bir yer ayrılması gerektiği... Bu oldukça güncel metin,
öğrenciler, araştırmacılar ve akademisyenlerin yanı sıra kamu politikalarıyla ilgilenen farklı
mesleklerden insanların ilgisini de çekecektir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 69,00 | 69,00 |
2 | 35,88 | 71,76 |
3 | 24,38 | 73,14 |
6 | 12,42 | 74,52 |
9 | 8,43 | 75,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 69,00 | 69,00 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |