Türkiye'de devletin istediği vatandaş tipi nasıldı? Bunun için, okullarda nasıl bir
“vatandaşlık terbiyesi” verildi? Füsun Üstel, II. Meşrutiyet'ten günümüze uzanan
süreçte bu soruların cevabını arıyor. Vatandaşlığı tanımlamak ve vatandaşları
‘yaratmak', ulus inşasının temel süreçlerinden biri. Vatandaş'ın tanımı da,
doğrudan doğruya “Vatan”, “Millet”, “Devlet” tanımlarına göre belirleniyor. Kitap,
Osmanlı vatanperverliğinden Cumhuriyet döneminin farklı evreleri boyunca bu
tanımları inceliyor; “Makbul vatandaş” nasıl tarif edildi, bu tarifte dönemlere göre
hangi değişiklikler oldu?
Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet'in kuruluş aşamasına dek ‘reşit' bir
özne olarak tasarlanabilen vatandaşın; ulus-devletin ve Tek-Parti rejiminin
konsolidasyonu sürecinde “milli yurttaş” olarak kısıtlanması, Türkiye'de yurttaşlık
sürecinin temel vasfı olarak ortaya çıkıyor. Katı bir vazife-hak dengesinin
denetiminde, bir “devlet eksenli militan yurttaşlık” tipi bu.
Etno-kültürel yönelimli bürokratik milliyetçilik ile sözleşmeci ulus söyleminin
geçimsiz birlikteliğinin tayin ettiği bu yurttaş tipi, bugüne dek Türkiye'deki
yurttaşlık eğitiminin karakterini belirledi, Üstel'e göre. 1960-80 döneminde
yurttaşlık anlayışı “ılımlı” bir sivil-demokratik etki altına girdi. Ancak 1980'lerde,
1940'ların söylemine şiddetli bir geri dönüş yaşandı. Son on yılda vatandaşlık
eğitimine sınırlı oranda ‘zerkedilen' insan hakları duyarlılığı, hâkim “milli güvenlik
yurttaşlığı” anlayışıyla başetmekte zorlanıyor!
Türkiye'de devletin istediği vatandaş tipi nasıldı? Bunun için, okullarda nasıl bir
“vatandaşlık terbiyesi” verildi? Füsun Üstel, II. Meşrutiyet'ten günümüze uzanan
süreçte bu soruların cevabını arıyor. Vatandaşlığı tanımlamak ve vatandaşları
‘yaratmak', ulus inşasının temel süreçlerinden biri. Vatandaş'ın tanımı da,
doğrudan doğruya “Vatan”, “Millet”, “Devlet” tanımlarına göre belirleniyor. Kitap,
Osmanlı vatanperverliğinden Cumhuriyet döneminin farklı evreleri boyunca bu
tanımları inceliyor; “Makbul vatandaş” nasıl tarif edildi, bu tarifte dönemlere göre
hangi değişiklikler oldu?
Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet'in kuruluş aşamasına dek ‘reşit' bir
özne olarak tasarlanabilen vatandaşın; ulus-devletin ve Tek-Parti rejiminin
konsolidasyonu sürecinde “milli yurttaş” olarak kısıtlanması, Türkiye'de yurttaşlık
sürecinin temel vasfı olarak ortaya çıkıyor. Katı bir vazife-hak dengesinin
denetiminde, bir “devlet eksenli militan yurttaşlık” tipi bu.
Etno-kültürel yönelimli bürokratik milliyetçilik ile sözleşmeci ulus söyleminin
geçimsiz birlikteliğinin tayin ettiği bu yurttaş tipi, bugüne dek Türkiye'deki
yurttaşlık eğitiminin karakterini belirledi, Üstel'e göre. 1960-80 döneminde
yurttaşlık anlayışı “ılımlı” bir sivil-demokratik etki altına girdi. Ancak 1980'lerde,
1940'ların söylemine şiddetli bir geri dönüş yaşandı. Son on yılda vatandaşlık
eğitimine sınırlı oranda ‘zerkedilen' insan hakları duyarlılığı, hâkim “milli güvenlik
yurttaşlığı” anlayışıyla başetmekte zorlanıyor!
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 66,38 | 66,38 |
2 | 34,52 | 69,04 |
3 | 23,45 | 70,36 |
6 | 11,95 | 71,69 |
9 | 8,11 | 73,02 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 66,38 | 66,38 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |