Bu kitapta, John Tomlinson konu hakkındaki tartışmalar ve bu tartışmaların ardında yatan teorik, ideolojik ve siyasi varsayımlara
eleştirel bir giriş yaparken; “medya emperyalizmi” tartışması, ulusal kültürel kimlikler, çokuluslu kapitalizmin ve kültürel
modernliğin eleştirisi... gibi bir dizi söylemde kültürel emperyalizmi merkezi role sahip bir kavram olarak ele alıyor. Bu
söylemlerin incelenmesi, ekonomik ya da siyasi emperyalizmden farklı olarak kültürel emperyalizm düşüncesinin kurgulanışında
yatan temel sorunları ortaya koyuyor. Kitap, ithal kültürel ürünlerin etkilerinden, kültürel türdeşleşme sürecine ve kültürel
özerkliğin doğasına kadar pek çok konuyu ele alıyor. Yazar, kültürel emperyalizme dair eleştirel söylemlerin, ulusal kültürler
üzerinden değerlendirilemeyeceğini, bunların küresel kültürel modernliğin yükselişine karşı protestolar olarak anlaşılması
gerektiğini savunuyor. Ve konuya çok önemli bir boyut getiriyor: Kültürel irade. Üçüncü Dünya halklarının kendilerine “dayatılan”
yabancı kültürü hap gibi yutan “salaklar” olduğunu varsayan modernist söylemlere karşı, kültürel toplulukların, kendi tercihleri
olan özneler, kültürel eylemciler olduğunu hatırlatıyor. Tomlinson’a göre, kültür bir “alınyazısı” değil, bir karar meselesi. Bu
yüzden, Batılı kültürler de dahil olmak üzere, kaybolmakta olan kültürleri yaşatmak, kolektif irade oluşturan süreçlerin başarısıyla
mümkündür. Bu da, kültürü yaşatan ve geliştiren insanların irade sahibi özneler olarak kendi kaderlerini kendi ellerine alacak
şekilde sorumlu davranmalarını gerektirir. Ancak o zaman televizyonu ve Coca-Cola’yı lanetlemek yerine, onların içini dolduran
şeyleri insanileştirmenin yollarını arayabilir, hep birlikte yeni kültürel mekânlar tasavvur edebiliriz.
Bu kitapta, John Tomlinson konu hakkındaki tartışmalar ve bu tartışmaların ardında yatan teorik, ideolojik ve siyasi varsayımlara
eleştirel bir giriş yaparken; “medya emperyalizmi” tartışması, ulusal kültürel kimlikler, çokuluslu kapitalizmin ve kültürel
modernliğin eleştirisi... gibi bir dizi söylemde kültürel emperyalizmi merkezi role sahip bir kavram olarak ele alıyor. Bu
söylemlerin incelenmesi, ekonomik ya da siyasi emperyalizmden farklı olarak kültürel emperyalizm düşüncesinin kurgulanışında
yatan temel sorunları ortaya koyuyor. Kitap, ithal kültürel ürünlerin etkilerinden, kültürel türdeşleşme sürecine ve kültürel
özerkliğin doğasına kadar pek çok konuyu ele alıyor. Yazar, kültürel emperyalizme dair eleştirel söylemlerin, ulusal kültürler
üzerinden değerlendirilemeyeceğini, bunların küresel kültürel modernliğin yükselişine karşı protestolar olarak anlaşılması
gerektiğini savunuyor. Ve konuya çok önemli bir boyut getiriyor: Kültürel irade. Üçüncü Dünya halklarının kendilerine “dayatılan”
yabancı kültürü hap gibi yutan “salaklar” olduğunu varsayan modernist söylemlere karşı, kültürel toplulukların, kendi tercihleri
olan özneler, kültürel eylemciler olduğunu hatırlatıyor. Tomlinson’a göre, kültür bir “alınyazısı” değil, bir karar meselesi. Bu
yüzden, Batılı kültürler de dahil olmak üzere, kaybolmakta olan kültürleri yaşatmak, kolektif irade oluşturan süreçlerin başarısıyla
mümkündür. Bu da, kültürü yaşatan ve geliştiren insanların irade sahibi özneler olarak kendi kaderlerini kendi ellerine alacak
şekilde sorumlu davranmalarını gerektirir. Ancak o zaman televizyonu ve Coca-Cola’yı lanetlemek yerine, onların içini dolduran
şeyleri insanileştirmenin yollarını arayabilir, hep birlikte yeni kültürel mekânlar tasavvur edebiliriz.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 28,50 | 28,50 |
2 | 14,82 | 29,64 |
3 | 10,07 | 30,21 |
6 | 5,13 | 30,78 |
9 | 3,48 | 31,35 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 28,50 | 28,50 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |