Bir yandan iki paylaşım savaşı sonrası yıkımı ortadan kaldırmaya, bir yandan da sermayenin
uluslararası yeniden yapılanmasına dâhil olmaya çalışan bir coğrafya. Hem sermaye ve
devletin hem de solun kurumsal yapıları içinde sıkışmış, devrimci bir çıkış arayan işçi sınıfı
hareketi. Otonomist Marksizmin kurucu metni İşçiler ve Sermaye, işte bu arayışın ürünü.
Kapitalist toplumu sermayenin değil de işçi sınıfının bakış açısından okumaya davet eden ilk
metin. Emeğin politik öznelliğini sermayenin içindeki ve karşısındaki yıkıcı güç olarak gören
Tronti, bu gücü devrimci bir politik pratiğe dönüştürmenin yolunu açıyor. İşçi sınıflaşmamış
bir proletaryayı, emek gücüne dönüşmemiş bir emeği ve tarihsel koşulların olgunlaşmasına
bağlanmamış bir devrimi, ücretli emeğin reddine oturtuyor. Canlı emeği, sermayenin karşıtı
değil, otonom bir fark olarak; işçi sınıfı mücadelesini de sermayenin kendini olumlamasının
bir dinamiği değil, emeğin farklanma hareketi olarak görüyor. Marx'ı ve Lenin'i en
görmezden gelinip eleştirilen, ama en devrimci yönleriyle öne çıkarıyor: “Devrimi sürekli
köşe başında gören” Marx ve “uygunsuz zaman ve anda devrim yapmak isteyen” Lenin.
Tronti'nin kendi ifadesiyle, “bir tarafta yarın her şeyin infilak edeceğini ve eski dünyanın
parçalanacağını söyleyenler, diğer tarafta ise önümüzdeki elli yıl boyunca hiçbir şeyin
yerinden oynamayacağını söyleyenler olduğunda, ilk gruptakileri olgular yanlışlamış,
ikinciler ise haklı çıkmıştır; biz birinci gruptayız, buradayız...” İşte İtalya'da Sıcak
Sonbahar'ın, dünya devrimci hareketinin en özgün deneyimlerinden biri olan Otonomist
Marksizm'in devrimi devrimcileştiren temel tezi.
İtalyan filozof Mario Tronti, 1960'larda İtalya'da işçilik (operaismo) hareketinin en etkili
politik figürlerinden biridir. Tronti'nin, kapitalizmi sermayenin bakış açısından değil, işçi
sınıfının (emeğin) bakış açısından analiz edip, işçi sınıfının politik mücadelesini de buraya
oturtmayı önermesi, hem sermayeden hem de başta parti ve sendikalar olmak üzere
kurumsallaşmış geleneksel işçi sınıfı örgütlerden bağımsız bir işçi hareketinin önünü açtı.
Tronti, bu temel tezini, hareketin ortaya çıkıp örgütlenişinin tarihsel dönüm noktaları olan
Quaderni Rossi dergisi ve Classe Operaia gazetesinde yayımlanan çok sayıda yazısında
geliştirdi. İtalya'da büyük yankı uyandıran bu yazıları bir araya getiren İşçiler ve Sermaye
kitabı, İtalyan Otonomist Marksizm içinde işçi sınıfının öznelliği, sınıf bileşimi, işin reddi,
yeni bir değer teorisi, kitle işçisi ve entelektüel işçi gibi pek çok yeni ve zenginleştirici
düşünme alanına ilham kaynağı oldu ve olmaya devam ediyor. Tronti'nin yayımlanmış bazı
metinleri arasında Operai e capitale (1966), Hegel politico (1975), Il tempo della politica
(1980), La politica al tramanto (1998), Cenni di Castella (2001) ve The Weapon of
Organisation (2020) yer alıyor.
Bir yandan iki paylaşım savaşı sonrası yıkımı ortadan kaldırmaya, bir yandan da sermayenin
uluslararası yeniden yapılanmasına dâhil olmaya çalışan bir coğrafya. Hem sermaye ve
devletin hem de solun kurumsal yapıları içinde sıkışmış, devrimci bir çıkış arayan işçi sınıfı
hareketi. Otonomist Marksizmin kurucu metni İşçiler ve Sermaye, işte bu arayışın ürünü.
Kapitalist toplumu sermayenin değil de işçi sınıfının bakış açısından okumaya davet eden ilk
metin. Emeğin politik öznelliğini sermayenin içindeki ve karşısındaki yıkıcı güç olarak gören
Tronti, bu gücü devrimci bir politik pratiğe dönüştürmenin yolunu açıyor. İşçi sınıflaşmamış
bir proletaryayı, emek gücüne dönüşmemiş bir emeği ve tarihsel koşulların olgunlaşmasına
bağlanmamış bir devrimi, ücretli emeğin reddine oturtuyor. Canlı emeği, sermayenin karşıtı
değil, otonom bir fark olarak; işçi sınıfı mücadelesini de sermayenin kendini olumlamasının
bir dinamiği değil, emeğin farklanma hareketi olarak görüyor. Marx'ı ve Lenin'i en
görmezden gelinip eleştirilen, ama en devrimci yönleriyle öne çıkarıyor: “Devrimi sürekli
köşe başında gören” Marx ve “uygunsuz zaman ve anda devrim yapmak isteyen” Lenin.
Tronti'nin kendi ifadesiyle, “bir tarafta yarın her şeyin infilak edeceğini ve eski dünyanın
parçalanacağını söyleyenler, diğer tarafta ise önümüzdeki elli yıl boyunca hiçbir şeyin
yerinden oynamayacağını söyleyenler olduğunda, ilk gruptakileri olgular yanlışlamış,
ikinciler ise haklı çıkmıştır; biz birinci gruptayız, buradayız...” İşte İtalya'da Sıcak
Sonbahar'ın, dünya devrimci hareketinin en özgün deneyimlerinden biri olan Otonomist
Marksizm'in devrimi devrimcileştiren temel tezi.
İtalyan filozof Mario Tronti, 1960'larda İtalya'da işçilik (operaismo) hareketinin en etkili
politik figürlerinden biridir. Tronti'nin, kapitalizmi sermayenin bakış açısından değil, işçi
sınıfının (emeğin) bakış açısından analiz edip, işçi sınıfının politik mücadelesini de buraya
oturtmayı önermesi, hem sermayeden hem de başta parti ve sendikalar olmak üzere
kurumsallaşmış geleneksel işçi sınıfı örgütlerden bağımsız bir işçi hareketinin önünü açtı.
Tronti, bu temel tezini, hareketin ortaya çıkıp örgütlenişinin tarihsel dönüm noktaları olan
Quaderni Rossi dergisi ve Classe Operaia gazetesinde yayımlanan çok sayıda yazısında
geliştirdi. İtalya'da büyük yankı uyandıran bu yazıları bir araya getiren İşçiler ve Sermaye
kitabı, İtalyan Otonomist Marksizm içinde işçi sınıfının öznelliği, sınıf bileşimi, işin reddi,
yeni bir değer teorisi, kitle işçisi ve entelektüel işçi gibi pek çok yeni ve zenginleştirici
düşünme alanına ilham kaynağı oldu ve olmaya devam ediyor. Tronti'nin yayımlanmış bazı
metinleri arasında Operai e capitale (1966), Hegel politico (1975), Il tempo della politica
(1980), La politica al tramanto (1998), Cenni di Castella (2001) ve The Weapon of
Organisation (2020) yer alıyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 222,75 | 222,75 |
2 | 115,83 | 231,66 |
3 | 78,71 | 236,12 |
6 | 40,10 | 240,57 |
9 | 27,23 | 245,03 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 222,75 | 222,75 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |