Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından devreye giren yeni dünya
düzeni, sınır tanımayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya
koyarken, çağdaş sanatı da derinden etkiler. Sermayeyle birlikte
dolaşımı serbestleşen sanat, giderek dev küresel şirketlerin,
korporasyonların denetimine açılır. Bu süreçte sanat da, sanat
kurumları da temelden dönüşür: başka başka kentlerde şubeler
açan müzeler giderek mağaza zincirlerini andırır; dev şirketlerin
logoları ile müzelerin logoları, sanatçı isimleri ile marka isimleri,
pazarlama stratejileri çerçevesinde birbirine karışır. Dev sergiler,
imajlarını tazelemek isteyen devletlere, kentsel dönüşüm projelerini
satmak isteyen yerel yönetimlere aracılık eder. Kimlik, farklılık,
melezlik, “sınırların aşılması” gibi temalar etrafında örgütlenen
bienaller de, yeni dünya düzeninin gösterilerinden biri olmaktan
öteye gidemez; diğer sanat kurumları gibi, zamanla şirketlere özgü
bir kurumsal yönetim disiplininin, “sanat yönetiminin” etkisine
girer. Çağdaş Sanat, küreselleşmiş dünyanın kültürel çoğulluk
görüntüsünün ardındaki Batı merkezli homojenliği, “sınırsız
serbestlik” şiarıyla maskelenen sansür ve dışlama mekanizmalarını
açıklıyor. Çağdaş sanatın, devletlerin ve şirketlerin güdümündeki
seyrini izliyor.Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından devreye giren yeni dünya
düzeni, sınır tanımayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya
koyarken, çağdaş sanatı da derinden etkiler. Sermayeyle birlikte
dolaşımı serbestleşen sanat, giderek dev küresel şirketlerin,
korporasyonların denetimine açılır. Bu süreçte sanat da, sanat
kurumları da temelden dönüşür: başka başka kentlerde şubeler
açan müzeler giderek mağaza zincirlerini andırır; dev şirketlerin
logoları ile müzelerin logoları, sanatçı isimleri ile marka isimleri,
pazarlama stratejileri çerçevesinde birbirine karışır. Dev sergiler,
imajlarını tazelemek isteyen devletlere, kentsel dönüşüm projelerini
satmak isteyen yerel yönetimlere aracılık eder. Kimlik, farklılık,
melezlik, “sınırların aşılması” gibi temalar etrafında örgütlenen
bienaller de, yeni dünya düzeninin gösterilerinden biri olmaktan
öteye gidemez; diğer sanat kurumları gibi, zamanla şirketlere özgü
bir kurumsal yönetim disiplininin, “sanat yönetiminin” etkisine
girer. Çağdaş Sanat, küreselleşmiş dünyanın kültürel çoğulluk
görüntüsünün ardındaki Batı merkezli homojenliği, “sınırsız
serbestlik” şiarıyla maskelenen sansür ve dışlama mekanizmalarını
açıklıyor. Çağdaş sanatın, devletlerin ve şirketlerin güdümündeki
seyrini izliyor.%MCEPASTEBIN%
Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından devreye giren yeni dünya
düzeni, sınır tanımayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya
koyarken, çağdaş sanatı da derinden etkiler. Sermayeyle birlikte
dolaşımı serbestleşen sanat, giderek dev küresel şirketlerin,
korporasyonların denetimine açılır. Bu süreçte sanat da, sanat
kurumları da temelden dönüşür: başka başka kentlerde şubeler
açan müzeler giderek mağaza zincirlerini andırır; dev şirketlerin
logoları ile müzelerin logoları, sanatçı isimleri ile marka isimleri,
pazarlama stratejileri çerçevesinde birbirine karışır. Dev sergiler,
imajlarını tazelemek isteyen devletlere, kentsel dönüşüm projelerini
satmak isteyen yerel yönetimlere aracılık eder. Kimlik, farklılık,
melezlik, “sınırların aşılması” gibi temalar etrafında örgütlenen
bienaller de, yeni dünya düzeninin gösterilerinden biri olmaktan
öteye gidemez; diğer sanat kurumları gibi, zamanla şirketlere özgü
bir kurumsal yönetim disiplininin, “sanat yönetiminin” etkisine
girer. Çağdaş Sanat, küreselleşmiş dünyanın kültürel çoğulluk
görüntüsünün ardındaki Batı merkezli homojenliği, “sınırsız
serbestlik” şiarıyla maskelenen sansür ve dışlama mekanizmalarını
açıklıyor. Çağdaş sanatın, devletlerin ve şirketlerin güdümündeki
seyrini izliyor.Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından devreye giren yeni dünya
düzeni, sınır tanımayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya
koyarken, çağdaş sanatı da derinden etkiler. Sermayeyle birlikte
dolaşımı serbestleşen sanat, giderek dev küresel şirketlerin,
korporasyonların denetimine açılır. Bu süreçte sanat da, sanat
kurumları da temelden dönüşür: başka başka kentlerde şubeler
açan müzeler giderek mağaza zincirlerini andırır; dev şirketlerin
logoları ile müzelerin logoları, sanatçı isimleri ile marka isimleri,
pazarlama stratejileri çerçevesinde birbirine karışır. Dev sergiler,
imajlarını tazelemek isteyen devletlere, kentsel dönüşüm projelerini
satmak isteyen yerel yönetimlere aracılık eder. Kimlik, farklılık,
melezlik, “sınırların aşılması” gibi temalar etrafında örgütlenen
bienaller de, yeni dünya düzeninin gösterilerinden biri olmaktan
öteye gidemez; diğer sanat kurumları gibi, zamanla şirketlere özgü
bir kurumsal yönetim disiplininin, “sanat yönetiminin” etkisine
girer. Çağdaş Sanat, küreselleşmiş dünyanın kültürel çoğulluk
görüntüsünün ardındaki Batı merkezli homojenliği, “sınırsız
serbestlik” şiarıyla maskelenen sansür ve dışlama mekanizmalarını
açıklıyor. Çağdaş sanatın, devletlerin ve şirketlerin güdümündeki
seyrini izliyor.%MCEPASTEBIN%
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 48,75 | 48,75 |
2 | 25,35 | 50,70 |
3 | 17,23 | 51,68 |
6 | 8,78 | 52,65 |
9 | 5,96 | 53,63 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 48,75 | 48,75 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |