“Ana akım medya tarafından bulandırılmış bir zihin, anlam üzerinde verilen
mücadeleye kulaklarını tıkamış olsa bile, felsefe bu noktada çatlaklardan sızarak
gerçekliğe bir çağrı görevi görebilir. Örneğin, ‘ölü ele geçirildi' ile ‘öldürüldü'
arasındaki fark üzerine kafa yormak bile önemli bir kapıyı aralayabilir; yerleşik
düşünme alışkanlıklarını yerle bir edebilir. İşte bu anlam mücadelesinde yeni
cepheler açan biyopolitika, zihnimizin normatif cam tavanını tuzla buz etmek
için gereken çekici sunuyor.”
Biyopolitika, yakın dönem sosyal teorinin ve siyaset biliminin anahtar
kavramlarından birisi. Hayatla ilgili düzenlemelere analitik ve politik bir bakış
için pencere açıyor çünkü. Buradan bakınca görecek çok şey var ve bu sayede
birçok “alışıldık” şeyi başka bir gözle görmek mümkün. Öncelikle, iktidarın
bedenlerle, genetikle, nüfusla istatistikle, cinsellikle ilişkisini... Özne ve öznelliğin
kuruluşunu... Yaşam gibi ölümcül, ölüm gibi yaşamsal bir meseleyi... Utku
Özmakas, öncelikle, biyopolitikayı “moda kavram” kisvesinden sıyırmaya önem
veriyor. Kavramın gelişme seyrini, farklı nesnelliklere açılan yüzlerini, değişik
stratejik kullanımlarını ve bunlar arasındaki bağlantıları, gerilimleri inceliyor.
Bunu, kavramın “başlatıcıları” sayılabilecek Michel Foucault, Giorgio Agamben ve
Michael Hardt – Antonio Negri'nin düşünsel serüvenlerinde derinleşerek yapıyor.
Kitabın alt başlığı, iktidar ve direniş, biyopolitikayı tek yönlü ve adeta otomatik
işleyen bir iktidar tekniği olarak değil, aynı zamanda direniş imkânlarının kaynağı
olarak görmenin işaretidir. Konusuna vukufla eğilirken, bir dertle ve merakla
düşünmenin zevkini, tutkusunu yansıtan bir kitap.
“Ana akım medya tarafından bulandırılmış bir zihin, anlam üzerinde verilen
mücadeleye kulaklarını tıkamış olsa bile, felsefe bu noktada çatlaklardan sızarak
gerçekliğe bir çağrı görevi görebilir. Örneğin, ‘ölü ele geçirildi' ile ‘öldürüldü'
arasındaki fark üzerine kafa yormak bile önemli bir kapıyı aralayabilir; yerleşik
düşünme alışkanlıklarını yerle bir edebilir. İşte bu anlam mücadelesinde yeni
cepheler açan biyopolitika, zihnimizin normatif cam tavanını tuzla buz etmek
için gereken çekici sunuyor.”
Biyopolitika, yakın dönem sosyal teorinin ve siyaset biliminin anahtar
kavramlarından birisi. Hayatla ilgili düzenlemelere analitik ve politik bir bakış
için pencere açıyor çünkü. Buradan bakınca görecek çok şey var ve bu sayede
birçok “alışıldık” şeyi başka bir gözle görmek mümkün. Öncelikle, iktidarın
bedenlerle, genetikle, nüfusla istatistikle, cinsellikle ilişkisini... Özne ve öznelliğin
kuruluşunu... Yaşam gibi ölümcül, ölüm gibi yaşamsal bir meseleyi... Utku
Özmakas, öncelikle, biyopolitikayı “moda kavram” kisvesinden sıyırmaya önem
veriyor. Kavramın gelişme seyrini, farklı nesnelliklere açılan yüzlerini, değişik
stratejik kullanımlarını ve bunlar arasındaki bağlantıları, gerilimleri inceliyor.
Bunu, kavramın “başlatıcıları” sayılabilecek Michel Foucault, Giorgio Agamben ve
Michael Hardt – Antonio Negri'nin düşünsel serüvenlerinde derinleşerek yapıyor.
Kitabın alt başlığı, iktidar ve direniş, biyopolitikayı tek yönlü ve adeta otomatik
işleyen bir iktidar tekniği olarak değil, aynı zamanda direniş imkânlarının kaynağı
olarak görmenin işaretidir. Konusuna vukufla eğilirken, bir dertle ve merakla
düşünmenin zevkini, tutkusunu yansıtan bir kitap.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 126,75 | 126,75 |
2 | 65,91 | 131,82 |
3 | 44,79 | 134,36 |
6 | 22,82 | 136,89 |
9 | 15,49 | 139,43 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 126,75 | 126,75 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |