Herkesin kalbinde zaman zaman depremler olan, savaşlar çıkan, kendi içinde politik kargaşalar meydana gelen, göç alan, göç eden, bir ülkesi vardır. Tüm bu olayları yatıştırmak için bir yöneticiye ihtiyaç olsa da, insanoğlunun kalbine söz geçiremediği aşikâr… Bundan mütevellit bazen depremler, savaşlar ve yukarıda bahsi geçen tüm olaylar geliyorum dese de kişinin buna karşı koyması mümkün değildir. Çünkü buyruğu veren kalp, dilin bütün işlevselliğini yok etmiştir. Bu tür karşı konulamaz olaylar karşısında insan içini dökecek bir yer arayışına girer. Kimisi bir insana, kimisi bir kediye, bir köpeğe, bir taşa ya da bir kâğıda anlatır.
Hissiyat gem vurulamayacak bir gerçekliktir. Ne yapılırsa yapılsın, kim ne derse desin; insan bir süreden sonra hissettiklerini içinden dışına göstermek zorundadır. Kimse kalbini deşen, uykularını kaçıran hissizlikleri veya yüzünde beliren tebessümü, midesinde uçuşan kelebekleri sonsuza dek içinde barındıramaz. İşte burada da kalbin hükmettiği dil, kalbe hüküm vermeye başlar. Tam bu noktada bazı şeyler yeniden aşinalık kazanır.
Günümüz şartlarında insana dert yanmak, kendini bilerek bir ateşin içine atmaktır. Bilirsiniz ki, güvenip içinizi döktüğünüz o insan, döktüklerinizi kara bir yel gibi etrafa dağıtır. Dağılan bütün iç kırıklıklarını toplamak yine size düşer. Bir dertten bir dert daha doğar böylelikle. Hayvanlara anlatmak insanlara anlatmaktan dahi cazip gelir insana. Çünkü anlatılan her şeyin ikinizin arasında kalacağına şüpheniz kalmaz. Fakat bu hususta önemli olan bir bulguda şudur ki; hayvanlar kendilerini hiç görmeyen, kendilerine eziyet eden insanların dertlerini dinleyecek kadar bahtsız olmamalıdır. Geriye kalan bir diğer seçenek ise kağıtlara anlatmaktır. Bu en güvenilir yoldur.
“Bir Kalbin Ülkesi” adlı bu kitap biraz da yukarıda söylemiş bulunduğum durumlardan meydana gelmiştir. İçimde taşan okyanuslar ve kimseye anlatamamanın bana bahşettiği hissizliğin dayanılmaz çaresizliği bu kitapta yer alan şiirleri kaleme almamı sağladı. Her satırında biraz gözyaşı, biraz dizginlenemeyen duyguların karamsarlığı var. Siz değerli okuyucularımı çok yormamak adına açık ve sade bir yazı tarzı kullanmaya çaba gösterdim. Umarım kimseye anlatamadığınız o hissizliklerinize, söylemek için çırpındığınız ama bir türlü dile getiremediğiniz, içinizde ukde kalan o son sözlerinize tercüman olabilmişimdir. Keyifli okumalar!
Herkesin kalbinde zaman zaman depremler olan, savaşlar çıkan, kendi içinde politik kargaşalar meydana gelen, göç alan, göç eden, bir ülkesi vardır. Tüm bu olayları yatıştırmak için bir yöneticiye ihtiyaç olsa da, insanoğlunun kalbine söz geçiremediği aşikâr… Bundan mütevellit bazen depremler, savaşlar ve yukarıda bahsi geçen tüm olaylar geliyorum dese de kişinin buna karşı koyması mümkün değildir. Çünkü buyruğu veren kalp, dilin bütün işlevselliğini yok etmiştir. Bu tür karşı konulamaz olaylar karşısında insan içini dökecek bir yer arayışına girer. Kimisi bir insana, kimisi bir kediye, bir köpeğe, bir taşa ya da bir kâğıda anlatır.
Hissiyat gem vurulamayacak bir gerçekliktir. Ne yapılırsa yapılsın, kim ne derse desin; insan bir süreden sonra hissettiklerini içinden dışına göstermek zorundadır. Kimse kalbini deşen, uykularını kaçıran hissizlikleri veya yüzünde beliren tebessümü, midesinde uçuşan kelebekleri sonsuza dek içinde barındıramaz. İşte burada da kalbin hükmettiği dil, kalbe hüküm vermeye başlar. Tam bu noktada bazı şeyler yeniden aşinalık kazanır.
Günümüz şartlarında insana dert yanmak, kendini bilerek bir ateşin içine atmaktır. Bilirsiniz ki, güvenip içinizi döktüğünüz o insan, döktüklerinizi kara bir yel gibi etrafa dağıtır. Dağılan bütün iç kırıklıklarını toplamak yine size düşer. Bir dertten bir dert daha doğar böylelikle. Hayvanlara anlatmak insanlara anlatmaktan dahi cazip gelir insana. Çünkü anlatılan her şeyin ikinizin arasında kalacağına şüpheniz kalmaz. Fakat bu hususta önemli olan bir bulguda şudur ki; hayvanlar kendilerini hiç görmeyen, kendilerine eziyet eden insanların dertlerini dinleyecek kadar bahtsız olmamalıdır. Geriye kalan bir diğer seçenek ise kağıtlara anlatmaktır. Bu en güvenilir yoldur.
“Bir Kalbin Ülkesi” adlı bu kitap biraz da yukarıda söylemiş bulunduğum durumlardan meydana gelmiştir. İçimde taşan okyanuslar ve kimseye anlatamamanın bana bahşettiği hissizliğin dayanılmaz çaresizliği bu kitapta yer alan şiirleri kaleme almamı sağladı. Her satırında biraz gözyaşı, biraz dizginlenemeyen duyguların karamsarlığı var. Siz değerli okuyucularımı çok yormamak adına açık ve sade bir yazı tarzı kullanmaya çaba gösterdim. Umarım kimseye anlatamadığınız o hissizliklerinize, söylemek için çırpındığınız ama bir türlü dile getiremediğiniz, içinizde ukde kalan o son sözlerinize tercüman olabilmişimdir. Keyifli okumalar!
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 39,00 | 39,00 |
2 | 20,28 | 40,56 |
3 | 13,78 | 41,34 |
6 | 7,02 | 42,12 |
9 | 4,77 | 42,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 39,00 | 39,00 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |