Aydınlanma sorusu Kant'ın sorduğu ve cevap aradığı bir konudur. Michel Foucault derslerinde ve birçok yerde yaptığı konuşmalarda Kant'ın sorusuna değinmektedir. Burada ele alınan “Aydınlanma nedir?” sorusu bu çerçeve içinde oluşmuştur. Bir yandan disiplin toplumu üzerine düşünmekte, diğer yandan ise “doğruyu söyleme” cesaretini birlikte ele almaktadır. Foucault bunu “hakikat oyunları” olarak adlandırmaktaydı. Bu adlandırma Foucault'nun kavramsallaştırdığı bu bakıştır. Bir bakıma, içinde yaşadığımız toplumların ana sorunlarından biri haline gelmektedir: Adalet ile hukuk ve gerçek arasındaki ilişkinin ve sıkı bağın, bugünkü toplumda çözülmeye başladığını izlemek bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Foucault'nun henüz 1980'li yılların ilk yarısında düşündüğü bu durum, bir yandan “kendini tanıma” diğer yandan ise “kendiliğin endişesi” olarak birbirlerinden ayrılmaktadır. Foucault, Sokratesçi “kendini tanıma” düşüncesinden Eski Yunan ve Roma toplumlarında gitgide yeni bir bakış olarak “kendiliğin endişesinin” oluşmaya başladığını birçok kez vurgulamıştır. Bu geçiş, aynı zamanda, toplumsal olarak politika ile profesyonel alana ait bir politika arasındaki ayırımda görünürlük kazanmaktadır. Kant'ın sorusu, “Aydınlanma nedir?”, hem egemenlik hem de cesaret ile buluştuğunda parrhesia ile birleşmektedir: Doğruyu söylemek veya başka türlü bir şekilde formüle edersek, doğru bildiğini söylemek.
Aydınlanma sorusu Kant'ın sorduğu ve cevap aradığı bir konudur. Michel Foucault derslerinde ve birçok yerde yaptığı konuşmalarda Kant'ın sorusuna değinmektedir. Burada ele alınan “Aydınlanma nedir?” sorusu bu çerçeve içinde oluşmuştur. Bir yandan disiplin toplumu üzerine düşünmekte, diğer yandan ise “doğruyu söyleme” cesaretini birlikte ele almaktadır. Foucault bunu “hakikat oyunları” olarak adlandırmaktaydı. Bu adlandırma Foucault'nun kavramsallaştırdığı bu bakıştır. Bir bakıma, içinde yaşadığımız toplumların ana sorunlarından biri haline gelmektedir: Adalet ile hukuk ve gerçek arasındaki ilişkinin ve sıkı bağın, bugünkü toplumda çözülmeye başladığını izlemek bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Foucault'nun henüz 1980'li yılların ilk yarısında düşündüğü bu durum, bir yandan “kendini tanıma” diğer yandan ise “kendiliğin endişesi” olarak birbirlerinden ayrılmaktadır. Foucault, Sokratesçi “kendini tanıma” düşüncesinden Eski Yunan ve Roma toplumlarında gitgide yeni bir bakış olarak “kendiliğin endişesinin” oluşmaya başladığını birçok kez vurgulamıştır. Bu geçiş, aynı zamanda, toplumsal olarak politika ile profesyonel alana ait bir politika arasındaki ayırımda görünürlük kazanmaktadır. Kant'ın sorusu, “Aydınlanma nedir?”, hem egemenlik hem de cesaret ile buluştuğunda parrhesia ile birleşmektedir: Doğruyu söylemek veya başka türlü bir şekilde formüle edersek, doğru bildiğini söylemek.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 82,50 | 82,50 |
2 | 42,90 | 85,80 |
3 | 29,15 | 87,45 |
6 | 14,85 | 89,10 |
9 | 10,08 | 90,75 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 82,50 | 82,50 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |